24 Şubat 2010 Çarşamba

hayırlı kandiller



Mevlid Kandili Kandiliniz Mübarek Olsun - 25 Şubat 2010



"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ, 107)
İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.



O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.



O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur



"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Âl-i İmrân, 164)


Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir.



Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler.


İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı. O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:



"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."(Sebe, 28) İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı. (Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:



"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)



Bu geceyi nasıl ihya edelim?Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım. O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz.


Unutmayalım... Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...


"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..." (Âl-i İmrân, 31) (alıntıdır)
tüm islam aleminin ve tüm blogcanların kandilini tebrik ederim nice kandillere hep beraber selam ve dua ile duasız üşür yürekler dualarda buluşmak ümidiyle hayırlı kandiller olsun ....(havvanur)

14 Şubat 2010 Pazar

hafta sonu rapaoru:))


esselam kızlar yeni eve geldim tüm hafta sonu gezdim leylegi havada görmedim ama:))c umar tesi bakırköye bedişe gittik beylikdüzünden sema ablam aldı beni 3 komşu sitede kardeş gibiydik yeni gelin toy zamanlarım :))


eski komşuluklar varmı şimdi yaşlanıyorum sanırım he eskiyi çok hatırlar oldum:))aradan 1o koca sene geçti ama bagları koparmadık çok güzeldii dünümüz:))


bugünde evde pineklerken çok yakın arkadaşım a.gül hep bana kanki der çocuk gibi:))gel pazara gidelim die avcılarda oturuyor bzm pazarı özlemiş:))


pazarda dolaştık yağmur yagarken allahtan elifin pusetinin yagmurlugu var çocugum uyududa ıslanmadı bari:))sonra cana ugradık karnımızı doyurduk a.gül kardeşiyle gitti 3 erkek çocugu var kocasına bırakmış çıkmış aferin gerçi çocukları dostlar başına kız çocuk gibi çok akıllı çocuklar sonra canın yanında takıldım bi kaç saat elifte pek eglendi dükkanda :))


akşamda fatoşa çaya gittik eşi geldi acemi birliginden dün akşam bizde bgn ziyaret ettik eniştecagzım zayıflamış ama gençleşmiş he :))ama fatoş çok gergindi çocuuklar grip olmuş ve ateşleri vardı azcık. yarın dr gitcekler ama çocuklar hasta olmalarına ragmen mutluydular dün gece hiç uyumadan beklemişler:


((ctesi diyar bakıra uçucak şırnaka karayolu devam etcekmiş:((siz siz olun askerligini yapmamışa kız vermeyin erkek evladınızda varsa gelininizi aglatmayın çok zor çokkk şırnak nireee istanbul nireee fatoş eşim geldi çocuklarım hasta dedi hiç bi arada mutlu olamıyoz bi yanım eksik oluyo diordu bende geçecek ablammm dedim habire:))



he sahi kızlarr tülinim keyfe seyranım tugba hocam aygülüm kızlar kısss 4 kğ vermişim en çok merak edenleri yazıom:))kendime bi güvenim geldiki akıllara ziyan ama 10 gündür hap falan kulanmadım her 30 kapsul sonrası 10 gün bekleme süresindeydim yani:))


beni yakında görmeyenler bi degişiklik var sanki sende dedilerde bu ara hep siyah giyiyorum belki ondan yada tartı yanlış kilomu yazmıcam tabi merak et hıhh:))ama 9 lu sayıya düşersem tartı dogrudur hilalde fazla çıktıgına göre tartı çok sevinmek istemiom ama en azından 10 kğ verim bari gülmee kız napim yapıştı bu kilolar bana he bi kaç defada çörek otu suyla yuttum:))


tvd nette ne görsem deniom allah sonumu hayr etsin ya zayıflıcam bunları yaparken yada obez ortası yok gülmesene küserim:))ekmekte az yemeye çalışıom belki ufaktan ufaktan irademe sahip olurda rejim bile yaparım demi yaza çok var zayıflarım inşallah amin dedin demi lütfennn:))


neyse aklıma gelenler bunlar çok uykum geldi :))yorulmuşum ay postu okudumda ilkokul zamanlarındaki günlügüm gibi:))ne karışık olmuş gerçi alıştınız anladın demi:))herkese güzel bi hafta çalışan arkadaşlarAda güzel mesailer ... emAenetcilerin en güzeline emanetiz inşaALLAH (zayıflamaya çalışan hatun kişisi)

13 Şubat 2010 Cumartesi

sevgi işte:))


Koskoca bir bahçede harikulada çiçekler içinde bir papatya.. Ve papatya aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana.. Bir ümit bekliyormuş. Yüzlerce çiçeğin arasından Onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin.. Buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş.. Sadece ona değsin makası, Sadece ona gülsün dudakları.. Kıskanıyormuş bahçıvanı, kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden.. zambaklardan… Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, Bembeyaz yapraklarını…



Bir gün, aşkı öyle büyümüşki.. Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.. Eğilivermiş boynu.. Toprağa bakıyormuş artık.. Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş.. Ayaklarını görüyormuş.. Bunada şükür diyormuş.. Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek.. Zaman akıp gidiyormuş.. Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.. Ne var sanki boynumu kaldırsa…. Bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş…



Ve işte bir gün…Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış.. İncecik bedenini ellerinin arasına almış.. Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.. Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.. Hala göremiyormuş onu, ama bedeni kurtulmuş.. Uzun bir müddet sonra, bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.. Gelen giden yokmuş.. Kahrından ölecekmiş papatya..



Ama işte bir sabah… Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.. Derin bir oh çekmiş.. Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.. Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş.. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.. Başka birisiymiş.. Adamın elinde bir de makas varmış.. Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru….




Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.. Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.. Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış.. Ama gövden seni taşımıyor demiş. Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış.. Ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış.. Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini.. O ak saçlı, ak sakallı, yaşlımı yaşlı . bahçıvanı hatırlamış.. Birde o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş.. Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.. Ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş, ama onu aslında hep sevmiş….




Papatya anlamış artık…Sevgi, emek istermiş…Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini… Teşekkür etmiş ona içinden.. Son yaprağıda kuruduğunda, biliyormuş artık….Gerçek sevginin, söylemeden, . yaşamadan ve asla kavuşmadan varolabileceğini…



sevgililer gününüz kutlu hediyeleriniz bol olsun ..:))
aşk günah olmayacak kadar masum.köle olmayacak kadar özgür.unutulamayacak kadar derin.umulmayacak kadar yakın.ve tek başına yaşanamayacak kadar özel sevgileriniz daim olsun
aşk ailedir evlatdır eştir arkadaştır dostttur kısaca aşk herşeydir :)))

çocukluk mimi:))


sevgili arkadaşım betül çocukluk mimi ile mimlemiş beni kendisine teşekkür ediyor sorulara geçiyorum:))ay bende çocuktum demi ama balık hafızamla umarım cevaplarım:))


1. sizi mimleyen kişinin linkini veriniz:?





2.çocuklugunuzda anne babanızla yapılan eylem veya sizi siz yapan davranış?


hımm 6 kardeşiz son 2 kardeş çok sonra geldii ve büyüklerimde benden bayagı bi büyüktü babam kitap okurdu bize ama en çok hatırladıgım okul öncesinde babam bize tüm duaları ezberletmişti uzun ve kısa olmak üzere namazda okunacak tüm sureleri bilirdim :))ama aynı olayı yapamadım ben:((


3.çocukken oynamayı en sevdiginiz oyun veya oyun aparatı nedir:??



çocukken en çok lastik hoplamayı ip atlamayı sevrdim şimdiki çocuklar kadar şanslı degildik fazla oyuncagım yoktu eli kolu yapışık naylon çok açık pembe gelinlikli bebek hatırlıyom ama bnmmiydi kardeşleriminmiydi hatırlamıom:))



4. sokakta oynarmıydınız:??



babam sokaga çok karşıydı ama o işteyken eve girmezim desem:)) ay bide sokagın kapıcısı gibi herkesin bakkalına çakkalına tüpçüsüne hep giderdim fazla mazlum bi çocukmuşum çok dua alırdım :))mahallede tanımadıgım yoktu hala sokagımıza girdigimde tanınırım annemlerin orada burdada esnaflıktan tanınıyom :))


5..çocuklugunuzda ve iilk gençliginizde keşke farklı olsaydı dediginiz bi olay:??


babam çok muhafazakardı keşke daha özgür olsaydık evlenene kadar hiç tek bi yere gitmedim arkadaşlarıma bile annemle giderdim:((


6. çocukluk ve gençlikle ilgili iyiki böle olmuş dedgimiz bi olay:??


gençligimde ilk ve son aşkımla canı tanımışım yoksa evde kalırdım demi:))


7.çocukluk dönemine dair bugünü etkileyen bi anı veya olay nedir:??


çocukluguma dair yukarlardada bahsettigim gibi tek başına bi yerlere gidemedim arkadaşlar anlamında aynı olayıda bn kzıma yapıyorum hep arkadaşları bize gelio bnde onu tek gönderemiyorum zaman kötü diyorum umarım dogru yapıyorumdur şimdi hilalde beni dinliyor küçük ama ya büyüyünce ne olur bilemiyorum ama hilal bnden çok daha özgür emin olun sosyal ve zekii güzel bi mimdi ben begendim her zamanki gibi link özürlü ben kim isterse ona paslıyorum herkes üstüne alabilir cevaplayan olursa sevinirim herkese iyi pazarlar

11 Şubat 2010 Perşembe

ERPİLİÇ YİYELİM HEP BERABER:))


Arkadaşlar geçtiğimiz aylarda Erpiliç'in Göynük tesislerini gezdim. Yanımda iki de Gıda Mühendisi arkadaşım vardı. Gözlemlerimi ve gezi notlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu söylemek isterim ki bir makina mühendisi olarak çok fabrika gezdim. Ancak (PİS İŞ YAPTIĞI HÂLDE) bu kadar hijyenik ve sistemli bir fabrika daha evvel hiç görmedim. Girmeden önce hepimize bone, maske, beyaz çizme ve beyaz kap (kısa manto) giydirdiler. Ellerimizi ve ayaklarımızı iki-üç çeşit dezenfektana soktuk. eğer sokmazsanız, turnike açılmıyor ve fabrikaya giremiyorsunuz.
Et Balık Kurumuna satmak için alınan 20 civcivle başlayan çalışmalar, et balık özelleşince Erpiliç'in kendi kesimhanesini kurması ile devam eder ve ardından da büyüme gelir. Şu an biri Göynük'te (günlük 300.000 tavuk kesim kapasiteli) biri Bolu merkezde olmak üzere iki kesimhanesi vardır. Kurucusu, ülkede ilk 500den 150. iş adamı olan, ama sokakta lastik giyen köylü Mehmet ağa durumundaki mütevazi bir amcadır.Tavuk yetiştiricileri yem kullanırlar ve bu yemde hayvan kemiği tozu kullanılması şarttır. Bu yemler yurtdışından gelir ve içinde hangi hayvanın kemiği var bilemezsiniz. Çünkü ülkemize girişte bir kontrol ya da ciddi bir ceza uygulaması yoktur. Dolayısıyla domuz kemiği olma ihtimali de var. Erpiliç kendi entegre yem tesisini kurmuştur ve yemi üretirken sadece tavuk kemiği kullanılmaktadır.Tüm üreticiler tavuğa antibiyotik verirler. Erpiliç antibiyotik verimini kesimden 3 gün önce bırakır. %5-10 arası kayıpları oluyormuş bu yüzden . Ama bırakmazsa mundar olur tavuklar. Köylerde bile kesimden 3 gün önce kafese kapatılır ki fıkhi olarak temizlensin diye. Çünkü tavuk her bulduğunu yer. Belki akrep yedi. Antibiyotikli tavuğun paketini açtığınızda zaten tavuk eczane gibi kokar, farketmişsinizdir mutlaka marketten alınan tavuklarda.Tavuğu kesmeden önce bayıltıcı elektirk veriyorlar. Tavuğu banttan çıkarıp yere geri bırakırsan 60-90 sn arası dirilmesi lazım. Ama bazı firmalar elk ile öldürüyor. Bu durumda hayvan mundar olur. Bu elektriği vermelerinin nedeni tavuğun çırpınarak banttan çıkmaması için.Erpiliç'te tavuklar elle tek tek kesiliyor. Basında çok tartışılan Erpiliç kesim bıçaklarında Bismillahi Allahuekber yazıyor. Kesim için özel yaptırılmış İsviçre bıçakları bunlar. Ve sadece şah damarı kesiliyor kurbandaki gibi. Kafası koparılmıyor mundar olmasın diye. Kesimhane de dahil her yeri gezdim. Hakikaten böyle olduğunu gördüm.Tavuk vücut ısısı normalde 42 derece. Kesilince tavuk ölüyor ama hücreleri ölmüyor. Bu nedenle büzüşüyor. Eğer keser kesmez yolmazsanız büzüşmeden dolayı yolarken derisi de kopar. Ayrıca günde 300bin tavuk kesiliyor ve elle yolunması mümkün değil. Bu nedenle tavuğu 52 derece suya sokuyorlar. Böylece vucut ısısı 42 derece oluyor ve makina yoluyor. Fabrikaya bir çok uzman getirtmişler. En son Hayrettin Karaman da gelmiş. Ve hepsi caizlik konusunda onay vermişler. Ama diğer bazı firmalar 53-54 derecede suya batırıyor. Bu durum caiz olmuyormuş. Kuru yolum teknolojisi de dünyada yok. Seri üretimde kuru yolum yaptım diyen yalan söyler deniyor, takdir edersiniz ki 300.000 tavuk az bir rakam değil.Tavuğa klor verilmesi mecburiymiş, gıda mühendisleri bu konuyu daha iyi kavradılar. Ben neden mecbur olduğunu çok aklımda tutamadım. Her firma veriyormuş zaten mecburi olduğu için. Erpiliçte de veriliyor ama bunlar gaz klor kullanıyorlar. Diğer firmalar sıvı klor kullanıyor. Tavuğun rengi beyaz olursa makbul değildir. Klordandır o beyazlık. Sıvı klor tavukta gömülü kalır. Ama bunlar gaz kullanınca, işini bitiren gaz ortamı terkeder fizik kanunları gereğince. Tavuğun gerçek rengi, elimize baktığımızda gördüğümüz renkmiş. Bunu geçen gün bir organik gıda uzmanı da söyledi tv'de. Marketten aldığımız bazı tavuklar karbeyaz. Meğer sıvı klor nedeniyle böyleymiş.Erpiliç'te iki çeşit kasalama sistemi var. Beyaz kasalar yere konuyor. İçine kesinlikle bişey konmaz. Mavi kasalar onun üstüne konuyor. Tavuk da bunun yani mavinin içine konuyor. Böylece tavuk asla yere konmamış oluyor.Her çalışanda işine uygun kıyafet var. Buzdolabı bölümünde çalışanlar var. Ona göre korumalı giyiniyorlar. Çalışan memnuniyetine baya önem verdiklerini gözlemledim.Tavuğun iç organlarını çıkaran bir makina var. Son teknoloji. Parçalamadan tümden çıkarıyor. Pislik necaset tavuğa bulaşmıyor yani. Bir veteriner var. Tek tek kontrol ediyor iç organları. Hastalık varsa derhal müdahale etmek için. Ayrıca bu iç organ sıyırma makinasının ucu, bir tavuğun organlarını çıkardıktan sonra tekrar yerine giriyor ve içeride otomatik olarak dezenfekte edilip ikinci tavuğa sıfır uçmuş gibi giriyor. Nedeni, ilk tavukta hastalık varsa, ikinciye bulaşmasın diye. Gerçekten insan sağlığı ve İslam adına her şey düşünülmüş. Hayran kaldım gezerken.Tavuk şoklama odaları var. Raf ömrü bir yıl olan ürünleri burada tutuyorlar. Eğer taze ürünü böyle şoklamazlarsa raf ömrü bu kadar uzun olamaz. Ama bizler evde aldığımız ürünü dondurucuya atsak da şoklanmış olmuyor. Bakteri oluşabiliyor ve besin değeri de kalmıyor.Bir tavukta 200gr kan olur. Erpiliç kanı akıtıyor kesince (Gerçekten de yaptıkları giderin içi kandan bir dere gibiydi). Ancak diğer firmalar akıtmıyor. Bir tavukta 200 gr kan olunca günde 300bin tavuktan 60 ton eder. Bu korkunç bir rakam . İnsanlar bu kiloyu saklamaya çalışıyorlar. Kanı akmamış tavuğun kanları kılcal damarlarında kalıyor. Ve bu tavuğun rengi morumsu olur. Bize de denk gelmişti marketten, neden mor diye düşünüyorduk. Meğer sebep buymuş.İçinden ped çıkan tavuklar var. Firmalar pedi suya batırıp koyuyorlar ve böylece ağır çekiyor. Bir tane ıslatılmış ped 50 gram olsa 50*300 000= 15 ton eder. Tüketici bunu kabullenirse üretici de yapar tabi. Ama erpilicin sadece tabaklı bagetinde var ki o da suyunu salıyor. O nedenle. Geçenlerde annem marketten yanlışlıkla farklı bir marka tavuk almış ne yazık ki. Markayı söylemeyeyim, gıybet olmasın. Tavuğun altından çıkan poliüretan tabak resmen kurşun gibiydi. Tabakta özel delikler vardı ve bu deliklerden de su girmiş tabağa. Hayatımda hiç öyle bir poliüretan görmemiştim. Kuş gibi olması gerekirken baya bir ağırdı. Firmaya maille şikayet ettim durumu ve saçma sapan bir cevap yolladılar. Yani firmalar böyle oyunlara ne yazık ki başvuruyorlar gerçekten.Gezide gıda mühendisi arkadaşlarla tartıştığımız bir kaç farklı konuyu da sunayım:*Sarellelerde (daha doğrusu kakaolu fındıklı kremalarında) yağ tutucu kullanılıyor. Bu nedenle yağı dışarı çıkmıyor. Yağ tutucular çok tehlikeli ve kanserojendir. Uzak durmakta fayda var.*Çikolatalar eskiden erirdi şimdi erimiyor. Çünkü onlarda da yağ tutucular var. Trans yağlar var. Ki çok tehlikeli. "Nebati yağ" demek margarindir. Kesinlikle uzak durun margarinden. Direk yemesek bile bisküvi çikolatada yiyoruz. İçindekileri okuyup nebati yağ değil kakao yağı yazıyorsa alalım. Zekaya asıl faydalı olan kakao yağıdır. Trans yağ ise genetiği değiştirilmiş ürün demektir. Kesinlikle uzak durun. Kanserojen ve tehlikelidir.*Salam ve sosisten kesinlikle uzak durun. Nerde sölpük (işe yaramayan-atılacak) et var ondan yaparlar. Baharatlanmış tavukları almayın. Günü geçiyorsa baharatla kapatmaya çalışmış olabilirler.*Sucukta da güvenilirlik şart. Çok baharatlı çünkü. Ve baharat çok güzel bir kusur örtücüdür.ARKADAŞLAR,
Erpiliç babamın firması değil. Ama beni yakın tanıyanlarınız bilirler ki gıda güvenilirliğine azami dikkat etmeye çalışırım. Zira "haram" vücuda girdi mi, insanoğlunda bozulmalar başlar. Ben fabrikayı gezdim gördüm. İçim kanaat etti. Şimdi Erpiliç harici hiç bir markadan tavuk almıyorum. Lütfen yediklerimizin sağlıklı ve caiz olduğuna dikkat edelim. Yazımı isterseniz sayfanızda paylaşabilirsiniz.
ASLIHAN DURANhttp://urfatutkunu.blogspot.com/ tan alıntıdır teşekkürler aslıhan hanım
not ekmegini tavuktan çıkaran aile olarak bu yazıyı yayınlamasam olmazdı :))hem erpiliçle çalışıyor hemde göynüklüyüz biz(bolu) her piliç erpiliç degildir ERPİLİÇ hem leziz hem helal ta nolsun

6 Şubat 2010 Cumartesi

can kömürde piliç evi:))


esselam sevgili arkidişlerim ablalrım bacılarımm kıskardeşlerim:)ayy çok yorucu bi gündü sabah 6.30da evden çıktık canbeyle aglayan bebemi evde koyaraktan hilal yavrumm erkenden kalktı tekrardan yatmamışki kardeşine bişi olur die elif cadısıda uyumamış ayagında sallamış hilalim ne sorumlu çocuk inş büyüyüncede böle olurr dükkanda temizlik yaptık saatta 10da işleri bitirdik makinayı yakmaya çaılıştı eşim hürmüz denen tüplü bişile ne zor yaff kömürüde yanlış almışık yanmıo töbe yarabbim:))ay bide babam gelmezmi rezil olduk beyaw:))neyse 12 gibi eve geldim kuzularımı bakmaya onları doyurup yola çıktım ne görsem gıdaklar çig :((başıma agrılar girdi kıvarımycaz heralde dedim alışmışız öncelerde dogalgazla tık dügmeye bas pişsin gıdaklar anacım bu ne böle derken sora pişti piliçlerde oh dedim gelen müşteriler yedi masa sil topla falan bayagı yorulmuşum allahtan bulaşık yok hazır kulanıoz:))döner pek gitmediydi ben gelirken ama çevirmeler iyiydi ilk güne nazaran can mutluydu gerisi teferruat:))aayy bi sıcak kaşım neyim tütsülendi:))iliklerime kadar ısındımda bunun bide yazı varr ammaa çekmece gölü ve ormanıda yakın nefes alırım can düşünsün banene :))neyse bugünden anladıgım çalışan hanımlar ellerinizden öpüyorum yaşınız küçükte olsa valla işiniz zor mevlam yardımcınız olsun:((sahi dünde fatoş eşi

askerye hani usta birligi şırnak kırsalı şuan ilçe aklıma gelmedi fatoış çok aglıoo ankara sandık önce fatoş hayaller kurmuştu ziyaret ederim die ama ülkenin her yeri tabiki bizimde şırnak çok uzak ve hudut olunca kardeşim isyanlarda inşallah bu son gözyaşları olurr çok çilekeş kız ya bu bnm bacım bol duaya ihtiyacı varr imtihanları agır kayınvalidesi zaten insan sıfatlı yaratıkk ay hayırlısa isomuz gelsinde :((işte böle canlarr he unutmadan sevgili blogcu arkadaşımız tülin perşembe günü ameliyat o9ldu burdanda ona geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum inşallah herşey yolundadır canımya zahmetlere girip bana hediyeler yollamış en kısa zamanda resimleyebilirsemki geçte olsa yayınlıcam çok tşk ederim canısı herşey gönlünce olsun ailen ve tüm sevdiklerinle saglıklı günler.......... aklımada başka gelen bişi yok ta nolsun sayfa dolmuş yine herkese iyi pazarlar kızlarrr not resim netten alıntıdır her piliç erpiliç degildir reklamlar bitti yolunuz düşerse bekleriz:))