30 Ağustos 2009 Pazar

annemi agırladım:))


sevgili dünlügüm günlügüm:))bn blogumu blog dostlarımı çokk seviyorumm ramazanların tadı başka sofralarıda başka bi güzel ya ne kadar güzel bi düzen akşam ezan saati i oruçlu olanı olmayanı herkes herşey farklı :))bugün aile büyüklerimi sevgili annemi babamı küçük kardeşim fatih eşi ve ailemizin en küçük torununu agırladım:)) menumuzde mercimek çorbası etli nohut yaprak sarma pilav tavuk çevirme karnıyarık semizotu salatası mısırlı yeşil mevsim salatası kemalpaşa baklava şöbyet kıymalı börekten oluşan bi soframız vardı babacıgım güveç yokmu dedi sanırım güvecimi seviyor:))içime dert oldu :((güzel geçen bi akşamdı 12 de kalktılar yolda tekerlekleri patlamış can bey yardıma gitti bende internete düştüm uykum yokta can bey evde olmayınca gelene kadar asla uyumama huyum var bekarkende babam evde yoksa yatamazdım:))huyum böle naparsın:))elifte bu akşam pek huysuzdu yine yeni dişler patlamış ondanmı bilmiyorum ama çok huyu suyu degişti melek elifin içine bişimi kaçtı ne dur durak bilmiyor erkek çocuklar kadar yaramz sahurda bile kalkıyor:((düzenin d si yok prizlere parmak sokmalar balkona kaçmalar tüm çekmeceleri dökmeceler saç yolmaca ısırmaca ne ararsan var yok yok dükkanı gibi:))canı sagolsun ömrü uzun olsunda anacım bu ne böle imdatt biri elifi tutsun dicek kadar annem çok mzımız olmuş dedi onların evdeki torun erkek çocuk ama çocuk çok efendi maşallah bnmki tam deli fadikk:))) hilalinde yarın dersane maratonu başlıyor istedigimizi dersane anafendi ama pianalitikte karar kıldık hem eve yakın hem bütcemize şimdilik en uygunu en iyi okul ve dersane eve en yakın olanı diyenlerdenim eskiden dersanemi vardı demi:))okuyan ölede okur bölede alacakaranlık serisinin son kitabında bu yaz amma çok kitap okudu artık yeter dicek kadar oldum tüm paracıklarım kitapçılara gitti:))ben kitap okuyamıyorum eliften sora bu ara hatim okuyorum diger boş zamanlarımdada nete düşüyorum zaten:)) kitap başka baharlara kaldı:(( benden haberlere bu kadar ha sahii tamek yaraışmasına katılıcam adet yerini bulsun die id aldım melike cim ve mukocum sayesinde bide bi yemek resimleyebilsem tam olcakta bakalım yarışma bitmeden katılırsam iyi olcek:))tamam çok konuştum demi aklıma ne geldise yazdım arapsaçı ve arap aşı gibi oldu kalınsaglıcakla ...

29 Ağustos 2009 Cumartesi

zafer bayramımız kutlu olsun:)))


Malazgirt Savaşı’yla (1071) 26 Ağustos’ta Anadolu’nun Türklere kapıların açan kahraman


ordumuz; Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle de Anadolu topraklarının Türk Vatanı"


olduğunu önünde durulmaz bir iradeyle düşmana ispatlamıştır.


Ve yine ulusumuzun iradesiyle Cumhuriyet kurulmuştur.Atatürk, ünlü "Nutuk"unda Kurtuluş Savaşı’nı anlatır.


Her Türk yurttaşının okuması gereken Nutuk (Söylev)’da Atatürk savaşa nasıl hazırlandığımızı da anlatmaktadır.



O’ndan öğrendiğimize göre: Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı ve İnönü Savaşları kahramanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa büyük bir gizlilik içinde taarruz planlarını hazırlarlar.


1922 Ağustos ayında Türk Ordusu taarruza geçmek için, Kurmay heyeti’nce karar verilir. Mustafa Kemal, İsmet Bey, Fevzi Çakmak ve diğer paşalar ile kurmaylar; savaşı yönetmek üzere Kocatepe’ye gelirler.


26 Ağustos sabah, saat 05.30’da Türk topçu birlikleri Afyon’un güneyinden düşman siperlerini ateşle vurmaya başlar. Ardından piyadeler hücuma geçerler. Planlandığı gibi Büyük Taarruz devam eder ve düşman gerilemeye başlar, bozguna uğrayarak ikiye ayrılır.30 Ağustos’a kadar düşman ordusu çembere alınır.


30 Ağustos sabahı, 1. Ordu ve avcı hatlarını ile 4. Kolordu’yu denetleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; saat 14.00’da Aslıhanlar yakınındaki "Komuta Karargâhından taarruz emrini verir. Dumlupanır’da ordumuz düşmana son darbeyi vurur.


Düşman askerleri kaçmaya başlar. Mustafa Kemal Paşa; kaçan düşman askerlerini kovalamak için, "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" komutunu verir. Yunan Başkomutanı General Tikopıs dâhil çok sayıda esir alınır.


Şahlanan Türk Ordusu düşman güçlerini İzmir’e kadar kovalar. 9 Eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir’e girer. Batı Anadolu’yu yakan yıkan düşman kuvvetleri canlarını zor kurtararak, geldikleri gibi gemilere binerek giderler.


30 Ağustos 1922 tarihi, Türk ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür


.Bu mutlu günde, zaferi bize yaşatan Atatürk ve silah arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu’na şükran ve minnetlerimizi sunarken, ulusumuza da Zafer Bayramı kutlu olsun




27 Ağustos 2009 Perşembe

tameklerimi koydum sepete:)


bugün tameklerim geldi tameklendim sevindim amma velakin yemek yarışmasına geç kaldım :(( şimdi yarışmaya katılcammı ? zaten yemek blogu degilim ama şart buydu demi kızlar bişi söleyin ıd alın dio o neki anlamadım :((oy bile veremezken arkadaşlara bn sadece ordaki günlük yemek tariflerini görebiliyorum candan tarifler muko taze nane bişi deyin kızlarr kafam karıştı :((ay ne zormuş bu iş neyse bnm ramazan güzel geçiyor hiç zorlanmıyorum maşallah bana bi sene yemesem stokum var bakın kilolar işe yarıyomuş:))ama yinede hedefimde azda olsa kilo veririm umudum var umudumu kaybetmiycem ehu ehu:)) şimdi gidip sahura börek yapma zamanı herkse hayırlı geceler ve sahurlarrr

25 Ağustos 2009 Salı

bir avuç tövbe kırıntısı


Öyle çaresizim ki Rabbim,


çarelere ermiyor aklım


…Bir yüzüm solgunken, isyankar öbür yanım…


Öğütleri masal gibi dinliyorum…


Nasihatler ninni misali geliyor,başımı sallıyorum..


sanki anlamış gibi…


Beni takipte ızdırap..


Peşimden gelir kabuslar…


Kimsem yokmuş şu dünyada senden başka! ..


Merhametine uzatıyorum ellerimi…


Senin rahmetinle yıkamak istiyorum kirli tövbelerimi


Dizginle çılgınlıklarımı…


affet günahlarımı..


Ey affetmeyi seven Rabbim, sil göz yaşlarımı..


Sen teselli et beni, serinlik sun şu bağrıma…


Vardır bunda da bir hayır..


Hayırlı kederlerimi sen sevdir bana! ..


Tıpkı geceye saçılan yıldızlar gibi,


ömrüme ışık olsun, sıkıntı anlarımda ettiğim dualar.


.Hüzünlerde olgunlaştır beni..


Cahilim çok cahilim..


Sen yolum ol! Sen sonum ol!


Sen tut elimden, sana giden


yollarda nurum ol!


Dağlar kadar günahlarıma,


bir avuç tövbe kırıntısı getirdim…


Sen derman ol şu volkanlarıma…


Sensiz bir yürek ne kadar boş! ..


Affeyle Ya Rabbel alemin...Amin…

(alıntı)

24 Ağustos 2009 Pazartesi

5 istek mimi


sevgili hemşerim topragımhttp://fatmannevi-fatma.blogspot.com/ beni şuanda istedigim5 şey mimiyle mimlemiş vallahi gönlüm cennet istiyorda günahlar koymuyor:(( teşekkürler fatmacım cevaplara geçeyim izninizle hımmm neler istiyoz bakalım


1 zayıflayım hemde 20 kğ amin diyin bakem:)


2 kızlarım büyüsün hayırlı evlat olsun üni okusun:))


3 eşimle emekli olup hacı olalım pamuk nine ve dede olalım:))


4 ülkemizin her yerini gezeyim


5 küçük bi kasabada esnaf olayım kırtasiye veya tuhafiye adıda hanımağa olsun:)) çok şeker bi mimdi begendim teşekkürler fatmacım bu mimi herkese paslıyorum cevaplarsanız memnun oluruz hayırlı iftar ve sahurlarınız olsun kızlarr

22 Ağustos 2009 Cumartesi

taşları yemek yasak


Ormanın derinliklerinde yürümekte olan bir avcı ağaçlardan biri üzerinde bir levha görmüş.


Levhanın üzerinde şu sözler yazılıymış:

Taş Yemek Yasaktır. Bu alışılmadık uyarı karşısında avcı meraka kapılmış.


Levhanın asılı olduğu ağacın önündeki ayak izlerini takip etmeye başlamış ve izlediği yol onu bir mağaraya götürmüş.


Mağaranın ağzında bir derviş oturmaktaymış ve avcı yeterince yaklaştığında konuşmaya başlamış: Zihnine takılan soruyu biliyorum.Şimdiye kadar taşları yemeyi yasaklayan bir uyarı levhası hiç görmedin,


çünkü insanların taş yemeye zaten ihtiyaçları yok.

İnsanları zaten yapmaya eğilimleri olmayan bir konuda uyarmak niye?


İnsanlar arasında taş yeme adeti yoktur, onlara yapmayacakları şeyi yapma demenin ne anlamı var?


Ancak şuna dikkat et: İnsanlar arasında adet haline gelmiş öyle davranışlar, öyle alışkanlıklar vardır ki,bunlar insan için tıpkı taş yemek gibidir.


Eğer zararı bakımından düşünürsen taş yemekten çok daha büyük tahribat yapan işlerdir bunlar.

Bunlar taş yemek kadar budalaca, insanın öz niteliklerine yabancı tutum ve davranışlardır.Eğer insanlar acınacak haldeyse, insanlar arasında zulüm, haksızlık, merhametsizlik, yozlaşma ve ihanet hüküm sürüyorsa bunun sebebi insanların sanki taş yermişçesine yedikleri bunca nesneden, taş yemeye mümasil tavırlardan doğmaktadır.


Senin levhayı gördüğün yerde bir pınar olmuş olsaydı ve ben oraya su zehirlidir yazmış olsaydım sen bunu manalı bir söz sayacak, yerinde bir uyarı kabul edecektin

.

Büyük bir ihtimalle de benim ayak izlerimi takip edip buraya gelmeyecektin. Çünkü yasaklanan şey senin aklına uygun gelecekti.

Gerçekte suyun zehirli olduğunu yazan insanın emrine uymuş olacaktın. Kendi aklına uyduğunu sanarak benim keyfime uygun davranmış olacaktın.


Ama orada taş yemeyi yasaklayan bir levha gördün ve acaba bunu hikmeti nedir diye kendine bir yol açtın

. Ben de sana insanların gerçekte yaptıkları birçok işte taş yemeye benzer davranışlar gösterdiğini ve aslına bakılırsa taş yediklerini söyledim.


Eğer söylediklerimi anladıysan aramızda hakikatın bir parçası tecelli etti.İşte Allah'ın insanlar için gönderdiği emir ve nehiyler böyledir.


İnsan ancak bu emir ve nehiylerle hakikatin nasıl tecelli edebileceğini öğrenebilir. Eğer Allah'ın emrettiği ve yasakladığı şeylerle ilk karşılaşan insan bunu tabi karşılarsa, aklına uygun bulursa bu emir ve nehiylerden hiçbir şey öğrenemez


. Ama bazı izleri takip edip bu emir ve nehiylerin nelere tekabül ettiğini öğrenebilirse hakikate varabilir. İnsanın taş yemeye ihtiyacı yok diyorsun.


Öyleyse şunu düşün:


İnsanın ihtiyacı olandan fazlasını elinde tutması kendisi için taş gibidir.

Bu yalnız mallar, servet,güç gibi nesnelerde geçerli değil.


Merhamet, şefkat, tevazu gibi şeyler için de böyle. Eğer herhangi bir şey insanların istifadesine açıksa ancak istifade edildiği kadar o «şey» olur,o şeyden istifade edilmezse artık o taştır ve gerçekten onu istifadeye konu etmeksizin kullananlar taş yemiş olurlar.


Sana yaramıyorsa bırak başkasına yarasın. Sana yaramadığı halde sen de olan hem senin hem başkasının aleyhinedir. Taşları yeme, taşları yemek yasak. (alıntı)

21 Ağustos 2009 Cuma

ne kadar sabırlısın YARABBİ

Mal senin..mülk senin..buyuran sensin,
Hükmünü, apaçık duyuran sensin, Yaratan.. yaşatan.. doyuran sensin, Yine de kulların, şeytana

tâbî; Ne kadar da sabırlısın..Yâ Rabbî

Kur'ân'a cür'et var, göz göre göre,

Ayaklar altında, örf, âdet, töre, ''islam'' türetmişiz, herkese göre;

Olmuşuz... para, pul, putlara tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...

Cezâ ve mükâfat, Kur'ân'da çok net,

Kimsede ne korku.. ne de bir gayret.
Sanki.. bize değil, cehennem cennet; Olmuşuz.. fal, büyü, cinlere tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...

Dünyayı boğarken, zulmün tekeli, Terâziyi tutan, eller lekeli. çatıları basmış, cehâlet seli; Olmuşuz.. bir kara vicdâna tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Ya Rabbî...

O ''kâlû belâ'' yı unuttuk çoktan, işret soframızda, kuş sütü noksan. Kimin umûrunda; ''mâide doksan''; Olmuşuz.. ''hayyamcı'' fırkaya tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî.

Fakirdik.. ve lâkin, haddi bilirdik, Secdede hamd ile, vecde gelirdik. üç kuruş gördükçe, sanki delirdik; Kıldık.. her güzeli, çirkine tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî

deli deşik olmuş, âhlak yasası, Sülüklerle dolmuş, devrân kasası. Mahşermiş... mîzanmış... kimin tasası; Artık.. rüşvet bile, rüşvete tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...

Yüz yüze ikrâmda, sahte bir yarış, Dostun arkasından, diller bir karış. Lâfta kalmış... sevgi, saygı ve barış; Olmuşuz.. selâmsız bir nesle tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...

Bir yanda milyonlar, aç, sefil bekler, Bir deri bir kemik, üryân bebekler, Bir yanda el bebek, kaniş köpekler; Olmuşuz.. bencil bir nesle tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...

Denizler kokuşmuş, dağlar yanmada, Bacalar, göklere zehir sunmada, Dünya can çekişir; son savunmada; Nîmete nâmertçe, açmışız harbi; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...


Herşeyi uydurduk, hâşâ kitaba, Haram ve helâli, koyduk bir kaba; çorbamıza bile, karıştı ribâ, Sana ve Resûl'e, açmışız harbi; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...


Alışmış dilimiz, fitne tadına, islâm zulmedermiş, güyâ kadına. Yalan söylüyoruz, Kur'ân adına; Yüce kelâmına, açmışız harbi; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî....

Nasıl da bastırmış.. küfrân sisleri, Kaybolmuş.. Nebî'nin, nûrlu izleri. Bunca belâ.. uyarmıyor bizleri; Olmuşuz.. kör, sağır bir nesle tâbî; Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...


an atmaya, dilde lisan yetmiyor, Utancından, durdu kalem gitmiyor, Ne yapsak da, bizde kusur bitmiyor; Olmuşuz.. bir kere isyâna tâbî; Kurtar bizi.. kurtar bizi.. Yâ Rabbî... ( ALINTIDIR)

20 Ağustos 2009 Perşembe

hoşgeldin ramazan


Mübarek gecelerde, üç aylarda, bilhassa Ramazan’da edilen dualar kabule yakın dualardır


İftar saati ise kulun Allah’a yaklaştığı, Onun emrini yerine getirmenin sevincini yaşadığı bir zaman dilimidir


Mü’min oruç tutarak hata ve kusurlardan temizlenmiş, bütün kalbiyle Yaratıcısına bagışlanmıştır


.İşte bu anda kul elini açıp, Rabbine yalvarırsa eli boş dönmeyecektir


Çünkü Cenab-ı Hak, kulunun ihtiyacını daha iyi bilir; hakkında nasıl hayırlıysa, duasını ona göre kabul eder


HZ_ömer Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ek-rem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Ramazan günlerinde zikirle meşgul olanlar mağfiret edilir, o günlerde Allah’tan dilekte bulunanlar da eli boş dönmezler


Ramazan, zikir ve duanın bol edildiği bir mevsimdirRamazan boyunca oruç tutan mü’minler, gecelerini ve gündüzlerini zikirle geçirirler hem mal ve hareketleriyle, hem de ağız ve dilleriyle Allah’ı anarlar, kalp ve ruhlarını dinlendirirler


Bu arada hem dünyaya ait ihtiyaçlarını, hem de âhirete ait beklentilerini istemek için Rablerine ellerini ve gönüllerini açarlar Bilirlerki bu ay dileklerin kabul olunduğu, ihtiyaçların karşılandığı, beklentilerin cevaplandığı nurlu
Bu arada zikrin değişik ve çeşitli şekillerini farklı zaman ve mekanlarda arttırmaya çalışırlar.
İbni Ömer Radiyallâhu Anhümânın rivayet ettiği şu hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem zikrin çeşitlerini ifade ederler:


“Kim Ramazan ayında sessizlik ve sükunet içinde bir gün oruç tutarsa, tekbir getirir, kelime-i tevhit okur, Allah’a hamd eder, helali
helal,haramı da haram bilirse, Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar.


Bu ayda oruçla melekleşen bir mü’min, meleklerin dillerinden düşürmedikleri tekbirleri, kelime-i tevhitleri, hamd ve salavatları, tesbih ve istiğfarları tekrarlayarak hem manevî kir olan günahlarından temizlenirler, hem de Allah’ın rızasını elde etmeye çalışırlar


Allahummec'al siyamî fîhi siyam'es-saimîn ve giyamî fîhi giyam'el-gâimîn ve nebbihnî an nevmet'il-ğâfilîn ve heb lî curmî fîhi ya ilâh'el-âlemin ve'fu annî ya âfiyen an'il-mucrimîn."


Allah'ım! Bu günde tuttuğum orucu gerçek oruç tutanların orucu gibi ve ibadetimi gerçek ibadet edenlerin ibadeti gibi kıl; bu günde beni gafillerin uykusundan uyandır; suçumu bu günde bağışla; ey alemlerin ilâhı! Affet beni, ey suçları affeden. Rabbim!


Kendisini memnun ettiğin zaman sende olmayan şeylerle öven kimse, kendisini kızdırdığın zaman da seni sende olmayan şeylerle kötülemeye kalkar" (İmam-ı Şafi R.Anh)


tüm islam alemine ve ülkemize ramazanı şerif ayı bereketli huzurlu bol dualı ve istigfarlı olsun .


tuttugumuz oruçların kıldıgımız namazların okudugumuz hatmi şerifleri rabbim kabul buyursun ve duaları mutlak kabul olanlardan eylesin rabbim gönlünüzden ne geçiyorsa versin RABBİM yar ve yardımcımız olsun inşaALLAH amin amin amin hayırlı ramazanlar hayırlı iftar ve sahurlarınız olsun evinizden huzur saglık ve dua eksik olmasın nice ramazan ve bayramlara hep birlikte dualarda buluşmak üzere hayırlı ramazanlarınız olsun ..... çok yazdım demi okudugunuz için tşk hakkınızı helal edin eyvallah

ödül:)


sevgili arkadaşlarımdan eyerhagu gülsüm hanımcım ve sayıklma mahalinden tugbatugba hanım arkadaşlarım bana bu ödülü vermiş :))kendilerine çok teşekkür ediyorum bu mim 7 blog ve 7 ilginç karakter gibi bişi ama hem anlamadım hemde link verme özrüm varr kusura bakmayın kızlar ama hiç ilginç bişi valla bualmadım çok düşündüm:((yasaklar çignenmek içindir bende tüm arkadaşlara paslıyorum bu ödülü linksiz olarak kim bloguna koymak isterse buyrun hayırlı akşamlar

14 Ağustos 2009 Cuma

mime buyrun:))

sevgili blogdostlarımdan bi can sevgili http://icmdkiyolculuk.blogspot.com/ dan degerli insan funda arkadaşım beni bu mime layık görmüş bu mimi sevmiştim kızz ben sagol zevkle cevaplıyom böle mimlerle gelin bana kıslarrrr:))

hangi şehirde yaşıyorsun?
istanbull aşıgım bu şehire:)) hatta metropole:))

mesleğin?

tabiki ev hanımı :))) en güzel meslekk yorucu ama ha bide anneyim meslek sayılırmıi acepp maaşımda sevgi:))

blog yazmaya başlama kararını ne zaman aldın:?

ben blog olayını 2.5 3. sene kadar önce ayşe gelin tini mini ve asiçiçek ve zehrada okurdum gülmeyin döferim blogcular akraba sanırdım:))çok samimiler die yorumlarda:))hatta kendime blog açınca herkesi ekledim ben eklemeyenleri tekrar gidip silcek kadarda hırs yapmıştım şimdi aklıma gelince tekrardan güldüm ya amma deliymişim yaff:)

ne kadar süredir blog yazıyorsun?
1 ocak 2009dan beri keşke hemen açsaydım çok eski olcaktım :))yeniyiz bu alemde geç düştüm buralara :))

blogunu hanği sıklıkta ziyaret edersin?
evdeysem blogumda msn de hep açıktır:)) çevrim dışı gözükürüm pc başında çok durmam ama kim güncelemiş die bakarım 24 saat desek:))

pc açıldığında blogunu açmak kaçıncı sıradaki iştir?
ilk tabiki hemennnn:))

Başka bir blog sayfasında görüp aldığın birşey ya da gittiğin yer oldu mu?
aldıgım ve gittigim yer olmadı yemek bloglarından tarif alıyorum başka yok

Bloğunda hangi konulardan bahsetmek seni mutlu eder?
hımm bnm blog günlük kategorisin nde oluyo gibi demi:))hayaımı paylaşıyorum hüznümü sevincimi kızlarımı hayatımı yazıom pek yazacak malzememde yokta öle sıradan tipik ev hanımı tripleri:))ara sıra dini konulara arkadaşlardan gördüm saglık sorunsalı günlerin anlam ve önemine binaen günlükk günlük son kararım:))

Bloglarda gördüğün diğer blog arkadaşlarını eklemekte seni cezbeden ne olur?

hımm zor bi soru düşeneyim azcık:)eklemem için benim eklediklerimde beni ekleyenlerde oldu nezaketen eklediklerimde var ama içimden geleni sölemek gerekiyorsa eger bi blogu okuyorsam yorum yaparım vede beklerim listem kalabalık olsun die eklemek istemiom bura paylaşım sa paylaş malıyız geçen gün baya bi eleme yaptım sildim bi çogunu siyasi ve fazla özgür takılan blog okumuyom onlarda okumasın demi ama herkese saygım sonsuzda bazı bloglar mahrem konular yazıyor bazısı dinime küfrediyor:((aile var arkadaşım blogculuk kardeş komşu kadar yakınlarımız:))sustum

Blog aracılığıyla para kazanma fikrine nasıl bakıyorsun?
para güzel araç:))bi kaç iş teklifi aldım ama bilmedgim konu beni aşıyor bunlar korkarım ben sanal alemden ha deminde tamek adresimi istedi paket yolıcakmışlar versemmi kızlar :))aman bn evimin işini yapip çocuklarıma bakayımda para mara istemiom blogdan blog paramı yemesin yeter:))

Blog arkadaşlarınla bir araya gelme, buluşma fikrine ne dersin

bi defa yaptım güzeldi mesafeler yakın olsa daimi dostluklar kurulacagı kanısındayım tekrar teşekkürler fundamcım

aslında bn kimseyi mimlemiom ama bana ugrayan bu mimi okuma zahmetine katılan tüm arkadaşlarımı mimlesem link işi zor ama fatoşumu kezboşumuı tülincimi hamişim melihayı şeymanurun anecigini candan tarifleri tugba hocamı sayıklama mahalinden tugba tugbamı fatmacımı ayfersultan ablamı rana bacımı hazanyagmuru fatma ablamı zehracımı kübra melegimi hanifeablamı sen yazdındı demi kıs:)eyerhagu gülsümcümü aygülüm huuu:??dilek cimi sinemi cansu deremi? kızz selda sultan hamişim? hemşom haroşa kardeşimi karemelimi çatı katının kırmızılısını:)evimin nurunu güneşi kokoşum fisunumuu gümüşlerin hobisini elif uyandı adını yazmaya fırsatım kalmayan tüm candostlarımı bn yanlız bırakmayan güzel insanları kızlarr hade mimm buyrunn:))güzel hafta sonları hepinize eyvallahh:))

12 Ağustos 2009 Çarşamba

losemi ülkemizin kanayan yarası((

'[Losemi hastasi] Volkan Dundar 13 yasindaydi.

Hastanede ilik nakli icin yillarca sira bekledi. Bir gun Dundar ailesinin telefonu caldi.Nakil icin sira geldigini soylediler..

Ancak Volkan bu telefondan 4 gun once olmustu. Son 10 ayda 15 losemili cocuk, uygun ilik bulunduguhalde hastanede yatak bulunamadigi icin yasamini yitirdi.
'
Kampanyamiz hizla ilerliyor. Ama zamanimiz cok az. Bugun de losemili bir cocuk basvurdu. 6/6 tam uyumlu verici kardesi olmasina ve hastaninyasamasi kemik iligi nakline bagli olmasina ragmen nakil yaptiracak hastane bulamiyor.

En yakin 3 ay sonrasina randevu veriliyor. Yani biranlamda beklerken ol deniliyor. Bunun icin zamanimiz yok. Ben utaniyorum. Ama ne yapacagimi da sasirdim. Gercekten bu insanlar bukadar duyarsiz mi?

Ya da bir tek biz mi telaslaniyoruz? Acaba biz de mi 3 maymun olmaliyiz ki aksam rahat uyuyalim? Hayir , olamaz.Insanlik henuz olmedi. Ya gercekten bizim cok yakinimiz birisi yasayacakken goz gore gore olse biz ne yapardik?

Insanlar katil olur yahu.Haydi tuslara daha fazla dokunalim ve bu sayiyi kisa zamanda 1 MILYONA cikaralim, sonra da 5 milyona. Sesimizi basin bile duymuyor, siyasiler nasil duysun?Elinize saglik. Kolay gelsin.Dr. Ustun EZER

Yonetim Kurulu BaskaniLOSEV Losemili Cocuklar Vakfidestek için sadece bir TIK TIK

DİP NOT: arkadaşlar duyan duymayana duyursun kendi blogunda yayınlasın hatta ne olur..farzedinki o çocuklardan biri sizin çocuğunuz bizim çocuklarımız onlar haydi arkadaşlarr..haberdar ettigin için tşk

http://icmdkiyolculuk.blogspot.com/

11 Ağustos 2009 Salı

hayatı ertelemeyelim

Hiçbir şeye yetişemiyoruz.
Günlük hayatımız ışık hızıyla giden teknolojiyle rekabet halinde sanki.
Ne yaptığının farkında olmayan, şoka girmiş insanlar gibi koşturuyoruz ortalıkta.
Ama neden koştuğumuzu ve nereye koştuğumuzu bilmiyoruz.
Bu arada maalesef hayattaki güzel şeyleri atlıyoruz.
Hatta;
Hayatı yaşamayı bırakıp,
Gelecekte yaşanacağını zannettiğimiz günlere hazırlanıyoruz kendimizi sürekli.
Oysa gelecekteki günler gelse bile yine erteleyeceğiz her şeyi. Oysa gelecekteki günler gelse bile yine erteleyeceğiz her şeyi.
Şimdi koşturmaktan sürekli erteleyerek kaçırdığımız güzelliklere dikkat çekmek istiyorum;
En basitinden lezzetleri kaçırıyoruz.
Harala gürele yemek yiyip, bir çırpıda çay içiyor, tatlıyı, meyveyi bir lokmada yutuyoruz.
Beş dakika sonra sorsalar ne yediğimizi hatırlamıyoruz.
Soruyorum size! tadına vara vara kaç defa çay içtiniz?
En rahat anlarımız olan istirahat dakikalarını dahi bir anda tüketiveriyoruz.
Uykudan bile tat alamaz olduk.
Bu kadar stresin altından kalkılır mı?
Akşam olup eve gidince elimize televizyon kumandasını alıyoruz. Oysa gelecekteki günler gelse bile yine erteleyeceğiz her şeyi.
Şimdi koşturmaktan sürekli erteleyerek kaçırdığımız güzelliklere dikkat çekmek istiyorum;
En basitinden lezzetleri kaçırıyoruz.
Harala gürele yemek yiyip, bir çırpıda çay içiyor, tatlıyı, meyveyi bir lokmada yutuyoruz.
Beş dakika sonra sorsalar ne yediğimizi hatırlamıyoruz.
Soruyorum size! tadına vara vara kaç defa çay içtiniz?
En rahat anlarımız olan istirahat dakikalarını dahi bir anda tüketiveriyoruz.
Uykudan bile tat alamaz olduk.
Bu kadar stresin altından kalkılır mı?
Akşam olup eve gidince elimize televizyon kumandasını alıyoruz. ...
Sahi, bir ağaç altına, bir deniz kıyısına huzur bulmak için gitmeyeli ne kadar oldu?
Cep telefonunu evde bırakıp, işten uzak, şehirden uzak bir yerlere kaçmayalı ne kadar oldu?
Yahut tüm günü çocuklarımıza ayırmayalı?
Oysa ömrümüz hızla tükeniyor.
Sırf rekabet denen şey uğruna hayatla beraber akıp giden ve bir daha geri gelmeyecek olan şeylerin farkında mıyız?
Bu kadar fırsat varken kaliteli ve güzel bir hayat sürebiliyor muyuz?
“Paramız mı var ki yaşayalım?” demeyin hemen.
Parası olan da, olmayan da aynı koşturmanın içinde değil mi?
Bu koşu nedeniyle bir daha asla ele geçiremeyeceğimiz güzelliklerin sayısı artıyor. Aynı evde yaşayan karı kocanın iş saatleri uymadığı için yıllarca doğru düzgün görüşemediği, babanın çocuklarını aylarca göremediği günlerdeyiz artık.
Yoksa, bu hızın ve koşturmanın ardında;
Ölümden kaçış mı?
Kaliteli bir hayat yaşayamamanın verdiği pişmanlık mı?
Elde ettikçe doymadığımız şeyleri arzulamanın kamçıladığı bir hırs mı?
Bütün bunları hangisi yaptırıyor bize?
Hayatımızda nelerin eksik olduğunu kendimize sorduğumuzda, bir cevap da bulamıyoruz.
Çünkü, hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair en küçük bir fikrimiz yok.
Oysa babalarımız ve dedelerimizde aynı hızla yaşayıp ayrıldılar aramızdan.

Onların da;
Daima erteledikleri şeyler vardı.
Yaşanması gereken şeyleri hep yastık altlarında biriktirmişlerdi.
Tek yapabildiğimiz;
Karnımızı doyurabilmek, başımızı sokabilecek dört duvar ev yapmak, ele güne muhtaç olmamak.
Haydi kendimize bir iyilik yapalım.
Şimdi hemen frene basalım ve düşünmeye başlayalım.
Yaşadığımız zannettiğimiz hayata bir mola verelim.
Evet kaçırdığımız güzelliklerin geri gelmeyecek.
Ama yenilerini bari kaybetmeyelim. (alıntı)ama çok dogru ve güzel sizde okuyun istedim..

H.z. Peygamberimiz (S.A.V.) vaaz ettiği bir şahsa şöyle buyurmuştur: "Beş şey gelmeden evvel beş şeyi ganimet bil:
1–İhtiyarlamadan evvel, aciz ve düşkün duruma düşmeden önce gençliğinin kıymetini bil… 2– Hasta olmadan evvel sıhhatinin kıymetini bil… 3– Fakir düşmeden evvel zenginliğinin kıymetini bil… 4– İşin gücün artmadan evvel boş vakitlerinin kıymetini bil… 5– Ölüm gelmeden evvel hayatının kıymetini bil…"

8 Ağustos 2009 Cumartesi

güzel yazı



Birgün Rasulullah efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem ); Hz. Aişe annemize şöyle buyurdu:


"Ey Aişe! geceleri şu 4 şeyi yapmadan uyuma:

1)Kuran'ı hatim etmeden


. 2)Benim ve diğer peygamberlerin şefatlerine kavuşmadan.


3)Müminleri kendinden hoşnut etmeden.


4)Hac etmeden.


Aişe (ra) "anam babam sana feda olsun, ben bunları bu kısa müddet içinde nasıl yapabilirim? deyince Rasulullah tebessüm etti ve

: "Ya Aişe ondan kolay ne var?

1)3 İhlas 1 Fatiha okursan Kuran'ı hatmetmiş olursun.


2)Bana ve diğer peygamberlere salavat getirirsen şefaatime kavuşursun


. 3)Müminlerin affını dilersen onları hoşnut edersin.


4){Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahi vahdehü la şerike lek. lehül mülkü velehül hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir} tesbihini okursan hac sevabı gibi sevap alırsın.




" Birgün dünyaya ait büyük bi derdin olursa RABBİNE dönüp'benim büyük bir derdim var!deme,derdine dönüp benim büyük bir RABBİM var de...

kader

madem özgür iradeniz var ve Allah size müdahale etmiyor o zaman neden sınavı bana kazandır diye dua ediyonuz

kötülükler Allahtanmı evet dersen zinada mı ??
Allahtan içki Allahın verdiği bir rızıktır diyen varmı?
günah işlemek kadermi ?
önceden alnımıza yazılan şeyleri yapıyoz diyen böle hür irade olurmu diyen varm?
hırsız rızkınımı yiyor hareketlerimizi Allahmı yaratır yoksa bizmi, ?
Allah yaratırsa bizim özgür irademiz kalırmı zina hareketinin yaratıcısı Allahmı,?
Allah derseniz zorla zina yaptırmış olmuyomu
dua ediyosunuz istediniz şey kaderde varsa zaten meydana gelecek
kaderde yoksa zatenmeydana gelmeyecek öleyse neden dua ediyonuz
Allah hareket edermi etmezmi
kulun neyi seçeceğini Allah ezelde mi seçti?kul zina etmek istese, bu düşünceyi Allah kulda yarattı diyemi düşündü
kulun Allaha sövme düşüncesini Allah mı yarattı
Allah ezelden bugüne sonsuz zamanı aşıp nasıl gelebildi
Allah düşüncelerimizi yarattığı içinmi öle düşünürüz*?
Allah yalanı yaratan mıdır?
Allah napcamızı önceden biliyosa böle sınav olurmu ?
herşey Allah’ın dilemesiyle mi olur? Zina yapanlar var, Allah’a sövenler var Bunlarda mı Allah’ın dilemesiyle oldu?
hani herşey Allahın dilemesiyle oluyordu yaKadere hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanıyor musunuz?
Zina yapmak şer midir? Zina yapmak Allah’tan mıdır?
Hani, hayır ve şer Allah’tandı yaiçki rızıksa rızıkda Allahtansa içkiyi içiren Allahmı oluyor
sizinle, Allaha inandığını söyleyip, kaderi inkar eden kişi arasında ne fark var o da siz de özgür iradeyi savunuyonuz "Allah’ım bizi kötü yola düşürme, yolumuzu saptırma" diye dua ediyor musunuz?
Demek ki bizi kötü yola düşüren ve yolumuzu saptıran kimmiş?Bir insan çalıntı yiyeceklerle yaşarsa, bunlar ona Allah’ın verdiği rızık mıdır?
Rızık Allah’tan mı? İçki içmek rızık mı? İçki içmek Allah’tan mı?
ehli sünnet içki rızık der
16 / 93 Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir, yaptığınız işlerden sorumlututulacaksınız ( kuranda nahl suresi 93 üncü ayet bu, bak hem saptırıyor hem de sorumlu tutuyor 7/179 and olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık…
( kuranda araf suresi 179 uncu ayet bu,2/7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır vebüyük azap onlar içindir
( kuranda bakara suresi 7 inci ayet bu, bak onları hem mühürlüyorhem de onlara iman etmeyi emrediyor
17/46 (Kuran ı) anlarlar diye kalplerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk (kuranda isra suresi 46 ıncı ayet bu,
kuranı anlamasınlar diye kalplerinin mühürlendiğisöyleniyor ya, hem de onlara kurana inanmaları emrediliyor değil mi,
Resulullah dedi ki: “Hayrı (iyilik) ve şerri (kötülük) ile kadere iman etmeyen kimseyi Allah ateşte yakar (Ahmed bin hanbel)
Peygamberimiz dedi ki: Biriniz kaderin hayrına da, şerrine de iman etmedikçe iman etmiş olmaz
Başına gelecek olanın mutlaka geleceğini, başına gelmemesi mukadder olanın da mutlaka gelmeyeceğini bilmedikçe (iman etmiş sayılmaz) (Tirmizi)
Peygamberimiz dedi ki: “Allah gökleri ve yeri yaratmadan ellibin yıl önce, Arşı su üzerindeyken yaratıkların kaderlerini yazmıştır (Tirmizi, Müslim)

Peygamberimiz dedi ki: ”Kul yetmiş sene cennetliğin ameli gibi amel eder Hatta herkes onun cennetlik olduğunu söyler Öyle ki aralarında manen bir karış mesafe kalmaz Sonra mukadderatı galebe çalar da cehennem ehlinin işini yapar ve cehenneme girer (Buhari, Müslim)
Peygamberimiz dedi ki: “Said ( cennetlik) annesinin karnında said olandır, bedbaht (cehennemlik)da annesinin karnında bedbaht ve şaki olandır” (Müslim) Ömer “Ya Resulullah buna göre şimdi biz olmuş bitmiş, hükmü verilmiş bir şeye göre mi amel ediyoruz (çabalıyoruz), yoksa henüz hükmü verilmemiş bir şeye göre mi amel ediyoruz?

Bunun üzerine Hz Peygamber de “(Yazılıp) bitirilmiş bir şeye göre ey Ömer Kalemler (onu yazıp) kurumuş, kaderler onunla cereyan etmiş (ona göre meydana gelmiş) Fakat her insana yaratıldığı şey kolaylaştırılır (Müslim)

Peygamberimiz dedi ki: : “(Kader) kalemi, kıyamete kadar olacak şeyleri yazıp kurumuştur (bitirmiştir)“ (Buhari) Peygamberimiz dedi ki: : “Allah var iken hiçbir şey yoktu Daha sonra O, Levhi yarattı ve kıyamete kadar gelecek olan bütün mahlukatın hallerini ona kaydetti” (Buhari)
“Müzeyne veya Cüheyne kabilesinden bir adam sordu: “Ey Allah’ın Resulü, hangi işi yapıyoruz, olup bitmiş (levh-i mahfuza kaydı geçmi 351 bir işi mi yoksa (henüz levh-i mahfuza geçmemi 351 şu anda yeni başlanacak olan bir işi mi? Resulullah: “Olup biten işi” dedi Adam - veya cemaatten biri - yine sordu: “Öyleyse niye çalışılsın ki?” Hz Peygamber şu açıklamada bulundu: ”Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli müyesser (kolaylaştırmak) kılınır, ateş ehli olanlara da cehennemliklerin ameli müyesser kılınır” (Ebu Davud)

''' Resulullah dedi ki: “Allah’ın dilediği oldu, dilemediği olmadı” (Ebu Davud) Peygamberimiz dedi ki: "Kul, hayrıyla (iyilik), şerriyle(kötülük) kadere inanmadıkça, kendine (hayır ve şerden) isabet edecek şeyi atlatamayacağını, (hayır ve şerden) kaçacak olan şeyi de yakalayamayacağını bilmedikçe iman etmiş olmaz" (Tirmizi)


hz.Aişe anlatıyor: "Bir çocuk ölmüştü Ben: "Ne mutlu ona! Cennet kuşlarından bir kuş oldu!" dedim Peygamber "Sen Allah ın cenneti de cehennemi de yarattığını, beriki için de öteki için de ahali yarattığını bilmiyor musun?" dedi (Müslim)
Siz bu yazıları okumadan önce Allah bu yazıyı okuyacağınızı biliyor muydu, bilmiyor muydu? “Biliyordu” derseniz, soruyorum: Bildiği gibi olmasını mı diledi yoksa bildiğinin aksine olmasını mı diledi? "Bildiği gibi olmasını diledi" derseniz, sizin bu yazıyı okumanızı Allah’ın irade etmiş olduğunu kabul ettiniz demektir ve siz Allah’ın irade ettiği bir fiili, hareketi engelleyebilir misiniz?

"Hayır engelleyemem" derseniz, demek ki siz bu yazıları Allah’ın zorlamasıyla, mecburen, tıpış tıpış okudunuz Ne dersiniz bu işe?

7 Ağustos 2009 Cuma

cuma gezmemiz:))


bu sabah istanbulumuz güzel şehrimiz güne yagmurla günaydın dedi öleee mis gibi toprak kokusu falan duymadık:((zaten topragın kokusunuda bilemem koca koca binaların arasında toprak gözükmüyor bile:((sabahları kargalar kahvaltı neyim yapmadan elif uyanıyor erken yattıgı için hiç kalkasım gelmi yor.tüm gün leyla modundayım:)) beraber kahvaltı hazırlıyoruz ev ahalisini uıyandırıyoruz 13 yıllık evliligimizde sayılıdır can beyi aç göndermedik yanii anamızdan gördük her ne kadar istanbul kızı olsakta anadolu kadınıyım yaff:))ay yazıma kendim gülüyom uykum çokta ne yazıom bende bilmiomki:))cuma oldugu için bugun namaz vakti dükkana bn bakıyorum yani her cuma esnafım:))yevmiyemmi bi döner canımm ayranda var tabiki:))cuma sonrası arkadaşımla fly ın yazılışı bumu unuttum uyku semesine gızlar:))aman millet güzel yer derken bende bişi sandım tek güzel tarafı tıkınırken uçaklara bakılıyor yani başka hiçç bişisi yok zaten ben öle alışveriş merkezlerini sevmemm:) lcwakiki indirimliydi ama bişi almadım ha bide paşabahçeye ugradık hilale sakın dokunma bişiye dedim amann bi bardak 25 ytl en ucuz bardak yani anacım herşey bi pahalıkii :))sora kızlar hamburger sogan dilimi kola neyim yediler::)) mis gibi erpiliçimiz var yaff elin gevurunun hamburgerleri neymiş demi ıyyy:))soracıma cennetimize geldik:))ha bugun bn bide 2yaşlarında bi bebek buldu m kalablaıkta anasını kaybetmiş çocugu az beklettim anası geldi teşekkür bile etmedi lütfen dikkatli olun demeyide unutmadım:))degişiklik oldu hilal için bnmd zuladaki paracıklarıma olan oldu:((şaka bi tarafa eglendim sayılırda yoruldum yaşlı ve yorgun 2çocuklu kadınım bn yaa :))fatoşta 2 nolu ablamda kadıköyde büşrada buluştular banada snsiz keyifsiz dediler sanki palyoçoyum çok güldürüom die:))böle bigündü blogcu hatunlar gelin yaa blog yazasımda gelmiyor güncelleyen olmayınca özledim herkesleri neyse herkeslere güzel hafta sonlarııı gezin dinlenin ramazan geliyor gezemezsiniz aç kenn :)) neyse tamam sustum kaçtım gittim:))emanetcilerin en güzeline emanetsiniz

6 Ağustos 2009 Perşembe


Kim Cuma günü bana salavat getirirse, kıyamet gününde ona şefaatim hak olur”


Enes’den rivayet edildiğine göre:


“Cuma günü bana bolca salavat getirin. Çünkü Cebrail bana az önce geldi ve Rabbisinden şu bilgileri getirdi: Yeryüzünde bir müslüman sana bir kez salavat getirirse, ben ve meleklerim ona on kez salat ederiz”.


“Cuma günü bana çokça salavat getirin. Çünkü, Cuma, meleklerin şehadet ettiği şahitli bir gündür. Bana salavat getiren bir kulun sesi, nerede olursa olsun bana ulaşır.”


Günlerinizin en değerlisi Cuma günüdür. O günde Adem yaratılmış ve o günde ruhu kabzedilmiştir. Sûra üfürme o gündür, kıyamet o gündür. O günde bana çokça salavat getirin. Zira sizin salavatınız bana arzolunur


Ashab Efendilerimiz buyurdular ki:


Ya Resulallah! Sen çürümüş olacaksın, bizim salavatımız sana nasıl arzolunur?


Buyurdu ki: “Allah peygamberlerin cesetlerini yemeyi toprağa haram kılmıştır”


Allahumme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammed ve ala âlihi ve ashâbihi ve sellim
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِي


DÜNYANIN EN CİMRİ İNSANI KİMDİR BİLİRMİSİNİZ?PEYGAMBER SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'İN ADI GEÇTİĞİNDEONA SALAVAT GETİRMEYENDİR.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

berat kandili

YILLIK KADER PROGRAMI

İbni Abbas'tan rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirin
den ayırd edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir:Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir.Rızıkla alakalı defterler Mikail Aleyhisselâma verilir.Savaşlarla ilgili defterler Cebrail Aleyhissalama verilir.Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil'e verilir ki bu büyük bir melektir.Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail Aleyhisselâma teslim edilir.Fahreddin er-Râzî"nin açıklamasına göre bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesinde başlar, Kadir Gecesinde tamamlanarak her defter sahibine teslim edilir.1Berat Kandilinin "bütün senede bir kudsi çekirdek hükmünde ve beşer mukadderatının programı nev'inden olması cihetiyle Leyle-i Kadrin kudsiyetinde" olması bu manalara dayanmaktadır.2Kur'ân'ın bu gecede indirilmesi meselesine ise şöyle bir açıklama getirilmektedir:Berat gecesi, Kuran-ı Kerimin Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygamberimize ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir...
BERAT GECESİNİN ÖZELLİKLERİ
Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak şu şekilde izahlar yer almaktadır: Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, Allah Azze ve Celle de Berat Gecesinde mü'min kullarına berat yazar. Zaten bu gecenin dört adı vardır: "Mübarek Gece", "Berae Gecesi", "Sakk Gecesi. Belge ve senet. (Allah Teala bu gece mü'min kullarına beraet yazar)", "Rahmet Gecesi.""Berat, beraet" kelimesi "el-berâe" kelimesinin Türkçedeki kullanılış şeklidir. Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir."Berâet" iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına gelmektedir. Mü'minlerin bu gece günah yüklerinden kurtulup İlâhî bağışa ermeleri umulduğu için de Berat Gecesi denmiştir.Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Mekke'deki Kabe istikametine çevrilmesinin Hicretin ikinci yılında Berat Gecesinde gerçekleştiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.3Berat Gecesinin beş ayrı özelliği vardır.1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması.2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması.3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması.4. Allah'ın af ve bağışlamasının coşması.5. Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması.Bir rivayette bildirildiğine göre Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam Şâban'ın onüçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat niyaz etti, üçte biri verildi. Ondördüncü gecesi niyaz etti üçte ikisi verildi. Onbeşinci gecesi niyaz etti, hepsi verildi. Ancak Allah'tan devenin kaçması gibi kaçanlar başka...Zemzem kuyusunun bu gecede açık bir şekilde coşup çoğalması da bu manaları kuvvetlendiren kutsal bir işaret olarak yorumlanmaktadır.4
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir....Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde Berat Gecesinin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir."Şâban'ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:"İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. "Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim."Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim."Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder."sÇünkü o gece İlâhi rahmet coşmuştur. Berat Gecesi beşer mukadderatının programı çizilirken insanlara verilen eşsiz bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönlünden geçirdiklerini bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakka iletip isteklerini Ondan talep eden ve belalardan Ona sığınan bir insan ne kadar bahtiyardır. Buna karşılık, her tarafı kuşatan rahmet tecellisinden istifade edemeyen bir insan ne kadar bedbahttır...
BU GECE AF DIŞI KALANLAR
Peygamber Efendimiz bu gecede af dışı kalanları şu hadisleri ile bildirmektedir:"Muhakkak ki, Allah Azze ve Celle Şâban'ın onbeşinci gecesinde rahmetiyle yetişip herşeyi kuşatır. Bütün mahlukatına mağfiret eder. Yalnızca müşrikler ve kalbleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler müstesna."6 "Yüce Allah bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan veya ana babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna."7"Allah Teâlâ Şâban'ın onbeşinci gecesi tecelli eder ve ana-babasına asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını bağışlar."8Üç aylara ayrı bir ruh ve mâna içinde giren Peygamber Efendimiz özellikle Şaban ayına özel bir özen gösterir, başka zamanlarda görülmemiş bir derecede ibadete ve âhiret işlerine yönelirdi. Bu ayın çoğu günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diğer gecelerden çok farklı bir şekilde ihya ederdiBir Berat Gecesinde uyanıp da Resulullah Aleyhissalâtü Vesselamı yanında bulamayan Hz. Âişe kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü'1-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış halde buldu.Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam mübarek hanımına Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:"Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban'ın onbeşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder."5
Bütün mahlukatına mağfiret eder. Yalnızca müşrikler ve kalbleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler müstesna."6 "Yüce Allah bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan veya ana babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna."7Allah'a ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını bağışlar."8Üç aylara ayrı bir ruh ve mâna içinde giren Peygamber Efendimiz özellikle Şaban ayına özel bir özen gösterir, başka zamanlarda görülmemiş bir derecede ibadete ve âhiret işlerine yönelirdi. Bu ayın çoğu günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diğer gecelerden çok farklı bir şekilde ihya ederdiBir Berat Gecesinde uyanıp da Resulullah Aleyhis-salâtü Vesselamı yanında bulamayan Hz. Âişe kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü'1-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış halde buldu.Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam mübarek hanımına Berat Gecesinin faziletini şöyle anlattı:"Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban'ın onbeşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder."9
İşlenen sevaplı amellerin değeri başka zamanlarda on ise, Berat Kandilinde yirmi bindir. Meselâ başka zamanlarda okuduğumuz bir tek Kur'ân harfine on sevap veriliyorsa, bu gecede her bir harfine yirmi bin sevap verilmektedir.
Bu bakımdan tam bir ihlâsla çalışıp ihyasına gayret gösterebildiğimiz takdirde Berat Kandili elli bin senelik bir ibadet hayatının sevabını bir gece içinde bize kazandırabilir."Onun için elden geldiği kadar Kur'ân ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır."10
Tek kişinin çalışma ve kazanma gücü maddi hayatta olduğu gibi manevi hayatta da sınırlıdır diyorsak, bunun çaresi vardır. Aynı gayeyi paylaşan ve dünyada aynı maksatla yaşayan mü'min kardeşlerimizle birlikte teşkil ettiğimiz manevi şirket; bize hesabından âciz kalacağımız sonsuz bir manevi serveti kazandırabilir. Üstelik maddi kazançlarda kâr, ortaklar arasında bölünerek küçüldüğü halde mânevi kârda böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Çünkü manevi faaliyetler nurludur. Nur ise maddi eşya gibi küçülmez ve bölünmez. ( Mehmet Paksu, Mübarek Aylar, Günler ve Geceler )

NOT:tüm islam aleminin ve blogdostlarımında kandilleri mubarek olsun büyüklerimin ellerinden öpüyorum hepinizi sevgi ve selamlarımı dualarımı gönderiyorum duaları mutlak kabul olanlardan oluruz canlar inşallah rabbim gönlünüzden ne geçiyorsa versin rabbim yar ve yardımcımız olsun sevgiyle ve dua ile kalınız...havvanur:))

4 Ağustos 2009 Salı

tatilde neymiş hıh:))tatil+ev:))


selam hergün bi diger günümün aynısı pişir taşır ye iç yıka topla sıcaklarda aynı rabbim bu günlerimizi aratmasın ama gerçekten bu sene sanki daha çok sıcak agustos tabi kışında soguktan şikayet ederiz insanoglu çigsüt emdik yaranılmaz bize elhamdulillah:))gerçi c. tesi yagmur yagdı çokta güzeldi fatoşum bn piknige davet etmişti mangal mamlarımızı yemiş çay için hazırlanıyorduk ortamda sessiz ve güzeldi ip top faslına geçecektik ama olmadı olamadı fatoşun karnı agrıyordu yagmura içimizde sevinen tek oydu hihi:))yagmurda süper ıslandık hatta bi ara üşüdüm bile saganak şeklinde bereket yagdı bahçelievler belediyesininde toplu nikah toren yemegi ve konseri varmış habire gelin arabaları geliyordu gelinler naptı bilmioz biz kaçtık rahmetten cemal ve elif bebek sonuçta macere ruhumuz depreşmedi merak edip torene katılmadık yani emrah konseride olcaktı :))sonra anneme ugradım akşam yemekte yine fatoştaydık hafta sonumuz güzeldi dünde evdeydim bugünde evdeyim dışarı çıkıp bi kaç dersaneden fiyat bakıcam ama anefen dersanelerine gitcek hilalcik buyuk ihtimal geçen yıl ne kursa nede dersaneye gittik aldıgımız puan 392. kardeşide oldu fazla çalışmamıştı ama herşeye ragmen iyi bekledigimiz 425 ti:)seneye daha iyi oluruz gibi okuların yeni müfredatı çok saçma ama napıcan :))komşum nura gelince çok kararlı ev arıyoz bulamayız die dua ediom:)hem arıyoz beraber hem dua çok çelişkili napim binadan gitmesine gönlüm el vermio hatun çok güzel güzellikte bu zamanda düşman yani:))dua ederek korurum gibi gülme kıs aaaa:))elifcikte yaramazlıklara son gaz devam çekmecelerde bişi kalmıo artık toplamaktan anam aglıo kendi kıyafetlerini dagıtıo en çok hilal aikidoya gidio camiyede devam kuranda 1. cüzü bitirdi kuranı hemde tecvitli ögrenio ama hiç hevesi yok zoraki gidio yüz vermiom tabi el mahkum gidecek başka milletler çocuklarını kiliseye yolluyor dinimiz ögrenmesi şart bzm evde otorite benm annelik tek karın doyurup sevmekle olmuyo demi manevi degerleri unutamam okul ne kadar önemli ise dini inançta öle ...hergün akşam park ziyaretlerimiz var böle geçiyor günlerimiz semra kaynana gibi daldan dala atlamışım ahanda bu posttan kime anlamaz zaten kendimde anlamdımya neyse elif uyuyorya beşikten düşer die kaç kez otur kalk yapınca arap saçı gibi olmuş:))arap saçı demişken yeni dogdugunda elifim pamuktu şimdi sihirli annemdeki toprak bebege benzetiyolar:))babamız çok bozuluyor ama sahiden zenci nin biraz daha açık renklisi oldu:))her ay başka birenk ve model bide saçlar kıvırcık oldu kime benzicek bu kızz bakıcez..neyse tamam susutum kaçtımm herkese güzel ve serin günlerrr:))